Türbanlı Anne Sex Hikayeleri

Merhaba, ben Burak. 24 yaşında üniversite öğrencisiyim. Bir arkadaşla aynı evi paylaşıyordum ancak mezun olup gidince tek kaldım. İlk bir iki ay idare etmeye çalışsam da tek başıma kira ve diğer masrafların altından kalkamayacağım belli olmuştu. Mezun olmama en az bir sene vardı daha. O nedenle yeni bir ev arkadaşı bulmak için fakültenin panosuna ilan yapıştırdım.

Birkaç kişi ilgilendi ancak evi gelip gördüklerinde vazgeçtiler. Ev eski bir binanın girişinin iki kat altındaydı. İki oda bir salondan ibaret, küçük ve bakımsız bir daireydi. Sadece tek bir odasının o da küçük bir penceresi vardı. Gündüz vakti bile evde lamba yakmak gerekiyordu. Isıtma sistemi ise yoktu, kışın elektrik sobası ile idare ediyordum. Yine de merkezi bir yerde olduğundan epey bir para veriyordum kira olarak.

Birkaç gün sonra telefonum çaldı. Arayan Cemil adında birinci sınıf öğrencisi bir çocuktu. Yurtta kaldığını ama eve çıkmak istediğini söyledi. Eve baktı, ben beğenmeyeceğini zannederken, “Tamam, tutuyorum!” dedi. “Yurtta çok sıkıldım, yapamıyorum orada, en azından burada kendi evimde olurum. Bir haftaya kadar taşınırım!” deyince çok sevindim.

Cemil dediği gibi bir hafta sonra taşındı. Pencereli odada ben kalıyordum, yandaki odayı ona verdim. Aramızdaki yaş farkından dolayı saygıda kusur etmemeye çalışan, kendi halinde, efendi ve temiz bir çocuktu. Ailesinin tek çocuğuydu. Anne ve babası Sivas’ta yaşıyordu.

Bir ay kadar sonra memleketten anne ve babasının bir akrabalarının düğünü için geleceğini ve burada kalıp kalamayacaklarını sordu. “Ne demek oğlum, söylemen bile ayıp. Benim için problem değil!” dedim. Eski ev arkadaşımın annesi ve babası da zaman zaman gelir gider, kalırdı.

Birkaç gün sonra anne ve babası geldi. Babası Hamit adında, kırklı yaşlarında orta boylu, zayıf biriydi. Annesi ise Meryem isminde bir kadındı. Kocasından daha genç gösteren, onun gibi orta boylu, tesettürlü bir kadındı. Annesi ben gelince Cemil’in odasına geçip kapısını kapattı ve bütün akşam odadan hiç çıkmadı. Tutucu, mutaassıp bir kadın olduğunu hemen belli etmiş, yabancı bir erkeğin yanında oturmaktan çekinmişti.

Hamit Bey efendi ve ağırbaşlı bir adamdı. Nakliyecilik yapıyordu, zaten daha önce Cemil bahsetmişti bundan. O da karısı gibi tutucu biriydi. Uzun saçlarımdan rahatsız olduğunu anladım ancak bir şey diyemiyordu.

Cemil anne ve babasına odasını vermişti, kendisi salondaki çekyatta yatacaktı. Ertesi gün okuldan döndüğümde evin pırıl pırıl olduğunu, her yerin temizlendiğini gördüm. Aynı zamanda mutfaktan çok güzel kokular geliyordu. Meryem Hanım evi temizlemiş, yemek yapmıştı. Kendisine teşekkür ettim ancak kadın bana cevap vermek yerine yüzüme bile bakmadan Cemil’in odasına geçti ve kapıyı kapattı. Bu şekilde davranmasına bozuldum ama neticede Anadolu insanıydı ve bu da onların hayat şekliydi.

Bir sonraki akşam Hamit Bey ve Cemil’le yemek yedikten sonra odama geçtim. Meryem Hanım yine Cemil’in odasına girmiş, yemeğini de orada yemişti. Yaklaşan sınavlara hazırlanmam gerekiyordu. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar ders çalıştım. Saat iki gibi yattım ama gözüme uyku girmiyordu. Bir saat kadar sonra küçük küçük sesler, takırtılar duymaya başladım. Daha önce evde fare olmuştu, acaba yeniden ortaya mı çıktılar diye düşündüm.

Kulak kabarttım, duvar dibinden geliyor gibiydi sesler. Yavaşça kalktım yataktan, cep telefonunun ışığı ile yerlere baktım ama görünürde fare falan yoktu. Ancak sesler bir azalıp bir çoğalarak gelmeye devam ediyordu. Kulağımı duvara dayadım bu kez. Nefesimi tuttum ve seslerin yan odadan gelip gelmediğini anlamaya çalıştım.

Evet, sesler yan odadan geliyordu ama bunlar farenin sesi değildi. Cemil’in anne ve babası gecenin bu saatinde sikişiyorlardı, çıkan ses yataktan geliyordu. Kalbimin atışları hızlanmaya başladı birden. Oğullarının tek kişilik yatağının üzerinde sikişiyordu anne ve babası.

Yarağımın sertleşmeye başladığını hissettim. Daha önce yaşamadığım bir deneyimdi bu. Yaylı yatağın gıcırdama seslerine zaman zaman yatak ayağının zeminde çıkardığı sesler ekleniyordu. Hamit Bey ve Meryem hanımdan çıt çıkmıyor, bu işi sessiz sedasız yapıyorlardı. Ancak yatak onlar gibi sessiz kalamıyordu üzerinde yaşananlara.

Bir elimi yarağıma atıp okşamaya başladım. Kalbimin atışlarını boyun damarlarımda hissediyordum. İçerden gelebilecek en ufak sesi bile duymak için nefesimi olabildiğince tutmaya çalışıyordum. Sesler zaman zaman artıyor, azalıyordu. Bense yarağımı okşayıp yutkunuyordum sürekli. Ayakta 31 çekecek hale gelmiştim.

Derken yaylı yatağın sesleri daha hızlı ve seri şekilde gelmeye başladı. Aynı zamanda ‘Tak, tuk!’ sesleri de eşlik ediyordu bu seslere. Hamit Bey gittikçe hızlanmaya başlamıştı anlaşılan. Sesler 10-15 saniye kadar bu şekilde devam ettikten sonra yavaş yavaş azalmaya başladı. Hamit Bey boşalmıştı demek ki.

Bir süre daha kaldım o halde ve içeriyi dinledim, ancak sesler kesilmişti. Yarağım patlayacak hale gelmişti. Çırılçıplak bir halde yatağa uzandım, yan tarafımda çatır çatır bir sikişmeye kulak misafiri olmuştum. Yarağımı okşarken aklım Meryem hanımdaydı. Kapalı, tutucu bir kadın da olsa sonuçta bir kadındı ve kendini erkeğine teslim etmişti bu gece. Hem de oğlunun yatağında.

Yarağımı okşaya okşaya sonunda döllerim akmaya başladı. Gecenin karanlığında ev arkadaşımın annesini düşünerek boşalmıştım. Yere attığım külotumla döllerimi sildim. Boşalmanın verdiği rahatlıkla uyudum. Sabah erkenden çıkıp okula gittiğimden Hamit Bey ve Meryem hanımı göremedim. Akşama doğru eve geldiğimdeyse evde kimse yoktu.

Hamit Bey ve Meryem hanımın bavulları Cemil’in odasındaydı. Aklıma bir hinlik geldi o anda. Bavulu açtım. İçini karıştırırken aradığım şeyleri buldum kolayca. Meryem hanımın iç çamaşırlarıydı bunlar. Farklı renklerde kimisi pamuklu kimisi parlak saten, dantelli külotlar ve sutyenler vardı. Külotları alıp kokladım, bazılarında kırmızımsı lekeler vardı, adet izleriydi bunlar. Sutyenlerinse iç kısımlarında meme uçları iz yapmıştı, dilimle yaladım o kısımlarını.

Tesettürlü bir kadındı, uzun ve bol pardesüsünü üzerinden hiç çıkartmıyor, başını büyük eşarplarla bağlıyordu. O nedenle vücut hatları belli olmuyordu hiç. Ama o bol ve kendini gizleyen giysilerinin altında bir hazine taşıyordu Meryem Hanım. Sutyenlere bakılırsa top güllesi gibi memeleri vardı. Külotlarsa iri bir göte sahip olduğunu gösteriyordu.

Yarağım demir gibi sertleşmişti. Saten külotlardan birini alıp yarağıma sürtmeye başladım. Külot yarağımın üzerinde gidip geldikçe sanki Meryem hanımı sikiyor gibiydim. Gözlerimi kapatmış, o zevkle kendimden geçmiştim. Ne ara nasıl boşaldığımı anlayamadım ancak bir çuval inciri berbat etmiştim. Külotun üzeri döllerimle kaplanmıştı.

Az önceki heyecanın yerini bu kez bir telaş ve korku aldı. Ne yapsam, ne etsem diye düşündüm, külotu almaktan başka bir çare bulamadım. Diğer külot ve sutyenleri eskisi gibi yerlerine koyarken üzeri döllerimle kaplı olan mavi külotu odamda yatağın altına sakladım.

Akşam geldikleri zaman Meryem Hanım doğrudan odaya geçti yine. Hamit Bey ve Cemil’le bir süre sohbet ettim. Hamit beyin dün gece karısını çatır çutur siktiğini düşünüyordum o bana bakıp konuşurken. Aklım hep oradaydı. Cemil ise annesiyle babasının kendi yatağında sikiştiklerinden habersiz babasının sözlerine başıyla onay veriyordu sürekli.

Ertesi sabah Meryem hanımla göz göze geldim tuvaletin kapısının önünde. Sabahın erken bir saati olmasına rağmen kalkmış ve aynı şekilde giyinmişti yine. Beni görür görmez yüzü kızardı. Acaba külotlarından birini aldığımı anlamış mıydı? Gülümseyip, “Günaydın!” dedim. Ancak kuru bir, “Hayırlı sabahlar!” dedikten sonra hızlıca odaya girdi. Kadının yüz ifadesinden bir şey anlayamamıştım.

Düğünün ardından Hamit Bey ve Meryem Hanım evden ayrıldı. Giderlerken Meryem Hanım gözlerini benden kaçırıyordu sürekli. Bense acaba anlamış mıdır diye düşünmeden edemiyordum. Hamit Bey ise, “Evladım, bu oğlan sana emanet, sen bunun abisisin. Bir yaramazlığını görürsen hiç düşünmeden kulağını çek, sen de benim bir oğlumsun artık!” dedi yanağımı okşayıp. Ama saçlarımı daha kısa kestirmem gerektiğini de söylemeden edemedi.

Akşam odama girince yatağın altına sakladığım külotu çıkarıp yeniden onunla 31 çekmek istedim. Ancak yatağı kaldırınca büyük bir sürprizle karşılaştım. Yatağın altında külot falan yoktu. Bir anda yumruk yemiş gibi oldum. Odanın altını üstüne getirdim, ama külottan eser yoktu. Meryem Hanım külotunu aldığımı anlamış ve belli ki onu yatağımın altında bulduktan sonra almıştı. Ev arkadaşımın annesine rezil olmuştum. Ancak yapacak bir şeyim yoktu.

Bir ay kadar sonra Cemil annesinin geleceğini söyleyince heyecanlandım. Meryem Hanım bu kez tek başına gelecek ve bir aya yakın kalacaktı. Babası yüklü bir nakliye işi almış, karısını evde tek başına bırakmaktansa İstanbul’a oğlunun yanına göndermeyi tercih etmişti.

Bir akşam eve geldiğimde Meryem hanımı salonda Cemil’le otururken buldum. Beni görür görmez yüzü pembeleşti, gözlerini kaçırıyordu yine. Ben de en az onun kadar utangaçtım, ama yine de, “Hoş geldiniz!” dedim. Yüzüme hiç bakmadan, “Hoş bulduk!” dedi, ardından da, “Oğlum bir şey olursa ben odadayım!” dedi ve kalkıp Cemil’in odasına geçti, kapıyı kapattı.

Bir ay önceki davranışını devam ettiriyordu, ancak giyiminde farklılık vardı Meryem hanımın. Geçen sefer uzun ve bol gri pardesüsünü üzerinden hiç çıkartmamıştı evde kaldığı süre boyunca, ama şimdi altında çiçekli uzun bir etek, üstünde ise beyaz, uzun kollu bir bluz vardı. Başını da büyük bir türbanla bağlamıştı çene altından sıkıca. Beyaz bluzunun altında ise tahmin ettiğim gibi iri memelerini taşımakta zorlanan beyaz sutyeni belli oluyordu. Aynı zamanda hafif göbeği de vücudunu saran bluzun altında açığa çıkmıştı. Önümden geçip Cemil’in odasına girerken arkasından baktığımda eteğinin altında sallanan götünün yanakları beni saten külotuna boşaldığım zamandaki gibi heyecanlandırdı.

O gece yan odamda yine Meryem Hanım yatıyordu, ama bu sefer tekti. Bunu bilmenin heyecanıyla eşofmanımı indirip 31 çektim. Bu beyaz tenli, kara kalın kaşlı taşra güzelini hayal ederek boşaldım ve ardından derin bir uykuya daldım.

Sabah erkenden bir sınavım vardı ve başka da dersim yoktu o gün. Sınavın ardından eve geçtim. Kafayı vurup yatmak istiyordum. Hem böylece Meryem Hanım da evin içinde biraz olsun rahat ederdi.

Cemil evde yoktu, o da benim gibi erkenden gitmişti okula. Meryem Hanım da görünmüyordu, sonra tuvalette olduğunu anladım. İçerden su sesi geliyordu. Evde olmadığımı bildiğinden banyo yapıyordu anlaşılan.

Yavaşça kapının önüne ilerledim. Anahtar deliğinden baktım, ama simsiyah bir karanlıktan başka bir şey yoktu. Odama geçerken yan odada çalan telefon dikkatimi çekti. Yatağın üzerinde eski model bir cep telefonu sürekli olarak çalıyor, titreşiyordu. Meryem Hanımın telefonuydu bu.

Odama girdim ve kapıyı kapattım. Yan odada ise telefon çalmaya devam ediyordu. Acil bir çağrı mı acaba, Meryem Hanıma haber versem mi diye düşünmeden edemedim. Ancak haber verirsem daha büyük bir hata ederdim. Kadın benim evde olmadığımı sanıp yıkanırken bir anda karşısına çıkarsam düşüp bayılabilirdi.

On dakika kadar sonra tuvaletin kapısı açıldı. Meryem Hanım kapımın önünden geçip yan odaya girdi. Telefon çalmaya devam ediyordu bu sırada, derken Meryem hanımın telefonu açtığını ve konuştuğunu duydum. Hemen kalktım yataktan ve kulağımı dayadım duvara.

“Tamam tamam, patladın mı? Banyodaydım diyorum banyoda. Ölmezsin ya, bekle!” diyordu sinirli bir sesle. Konuşma bittikten 10 dakika kadar sonra bizim dairenin zili çaldı. Kimdi bu? Cemil değildi. Belki de bir akrabasıydı. Odamda durup beklemek en iyisiydi.

Az sonra dairenin kapısının açıldığını ve bir adamın, “Neredesin be, sabahtan beri arıyorum açmıyorsun!” dediğini duydum. Meryem Hanım’ın, “Ölmedin ya, bekle ne olacak!” demesi izledi adamın sözlerini. Büyük bir merak kapladı içimi. Bu işte bir iş vardı ama ne?

Adam, “Bana bak, kimse yok değil mi?” diye sorunca, Meryem Hanım, “Korkma kimse yok. Oğlumun akşama kadar dersi var. Arkadaşı da okulda, o da kim bilir ne zaman gelir!” diye bir yanıt verdi. Bu konuşmalar heyecanımı büsbütün artırırken az sonra şahit olacaklarımın da habercisiydi.

Gelen adam Meryem Hanım’ın aşığı ve sikicisiydi.

“Gel hele şöyle, çok özledim seni!” dedi gelen adam. Meryem hanımın buna cevabı, “Dur be, yavaş ol, ayılaşma!” oldu. “Boynuzlu gavat kocan ne zaman gelecek?” diye sordu bu kez adam. Meryem Hanım, “Ne bileyim, en az bir ay yok, Adana’ya gitti!” deyince, “O yoksa biz varız gülüm!” dedi kahkaha atarak, peşinden de, “İyi oldu bu işi alması, çok sıkıldım be devamlı Sivas’a gidip gelmekten, rahat ederiz. Cemil’in burayı tutması da iyi oldu ha, yoksa bir de ev ayarlamakla uğraşırdık. Gerçi ev dökülüyor ama idare eder gene de!” deyince, Meryem Hanım, “Sen buraya eve bakmaya mı geldin, yoksa bana mı?” dedi.

Meryem Hanım kocasını aldatıyordu. İnanamıyordum. Tesettürlü, dini bütün bir kadındı, ama kocasını başka biriyle aldatıyor, boynuzluyordu. Ve üstelik bunu uzun zamandır yaptığı anlaşılıyordu. Adam Sivas’a gidip geldiğini söylemişti çünkü. İstanbul’dan Sivas’a gidiyor, Meryem Hanım’ı sikip geri dönüyordu. Ve şimdi Meryem Hanım onun ayağına İstanbul’a gelmişti. İçimden bir ses bu adamın Cemil’i ve Hamit Bey’i tanıdığını söylüyordu, belki de akrabalardı.

Salondan geliyordu sesleri ve ben de odamda durmuş onları dinlemeye devam ediyordum. Bir süre sessizlik oldu, ardından, “Dur be yavaş ol!” diyen Meryem Hanım’ın sesi böldü sessizliği. “Çok özledim seni, geçen geldiğinde yapamadık zaten!” dedi adam. Meryem Hanım, “Nasıl yapacaksın, herif yanımdaydı, manyak mısın!” dedi tepkili bir sesle. Adamın buna cevabı ise, “Ben de onu diyorum ya zaten, gavat boş bırakmadı seni!” oldu.

Konuşmalarını dinlerken bir taraftan da kalp atışlarım artmaya ve yarağım sertleşmeye başladı. Her ihtimale karşın cep telefonumu sessize aldım, bir anda çalıp işi bok edebilirdi. Bu kısa sessizliklerin ve konuşmaların ardından bir sikişmenin yaşanacağını biliyordum ve bunu bilmek beni müthiş heyecanlandırıyordu.

Az sonra Meryem Hanımın, “Oğlanın yatağı var ama küçük, tek kişilik. Bu çekyatı açalım!” demesini duydum. Adam, “Olur, bu daha geniş. Yahu bu Cemil çok akıllı çocukmuş. Baksana evin penceresi bile yok. Tam bize göre olmuş burası vallahi. Bana bak, binada kimse yok değil mi, bizi gören eden olmasın sonra, senin oğlanın kulağına bir şey gitmesin?” dediğinde, Meryem Hanım, “Yok be korkma. Binada kimse kimseyi tanımıyor. Ne Cemil’i tanıyorlar, ne de Cemil onları tanıyor. Bu üst katta da zaten kimse oturmuyormuş. Senin hangi daireye geldiğini kim nerden bilecek?” dedi.

Meryem Hanım işi garantiye almıştı. Daha doğrusu aldığını sanıyordu, ama beni unutmuştu. Evin içinde, odamda olduğumu bilmeden aşığıyla sikişecekti. Kalbim göğsümü delecek gibi atıyordu artık. O gece kocasıyla sikişirken dinlemiştim, şimdiyse aşığıyla sikişirken dinleyecektim Meryem hanımı.

Derken eski çekyatın gacır gucur sesler çıkartarak açılma sesi geldi. Evet, başlıyorlardı. Çıldıracak gibiydim. Adam Cemil’e teşekkür ediyordu bu evi tuttuğu için. Bu sayede rahat rahat onun annesini sikebilecekti. Doğrusu bir teşekkür de ben borçluydum Cemil’e. Onun sayesinde böylesi olaylara şahit oluyordum.

Adamın, “Soyunsana, ne bekliyorsun?” dediğini duydum. Bir süre sessizlik oldu, sadece çekyatın gıcırtıları geliyordu kulağıma. O sessizlikte soyunduklarını anladım. Az sonra, “Tıraş mı oldun?” dedi adam. Meryem Hanım, “Evet, güzel olmuş mu?” dedi karşılık olarak. “Güzel ne kelime, bir içim su olmuşsun!” dedi adam neşeli bir sesle.

Kısa bir süre sonra, “Yavaş ol be, biraz kibar ol, bu ne böyle?” dedi Meryem Hanım. Adamsa, “Ulan özledim diyorum be özledim, gel şöyle!” dedi sert bir tonda. Konuşmalarını rahatça duyabilsem de bir şey göremiyor olmak canımı sıkıyordu.

Az sonra, “Ağğğhh, yavaşşş!” diyen küçük bir çığlık geldi Meryem hanımdan. Adam oldukça sertti anlaşılan. Meryem hanıma haşin davranıyordu. Acaba sikmeye başlamış mıydı, yoksa henüz ön sevişme faslında mıydılar, bunu bilmiyordum ama Meryem hanımın geçen gece hiç ses çıkartmadan kocasına kendini siktirmesi gibi bir durumun olmayacağını tahmin ediyordum.

Bir süre sonra konuşmalar yerini fısıltılara bıraktı, net duyamıyordum. Ancak çekyattan gelen gıcırtılar çoğalmaya başlamıştı. Eski çekyat bana sikişmeye başladıklarını söylüyordu sanki. Meryem hanımdan, “Ağğhh, yavaşş, ayyy, ağhhh!” sesleri gelmeye başlarken, adamın yarağını köklediğini düşünüyordum.

Çekyatın gıcırtı sesleri saniyeler içinde artmaya başlarken şiddetli ve tok ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri gıcırtıları geride bıraktı. Adam pompalıyordu Meryem hanıma ve Meryem hanımın buna cevabı, “Oğhhh, sik, sik, ağhhh!” şeklinde oluyordu. Yarağım kazık gibiydi artık. Adam içerde çatır çatır sikiyordu Meryem hanımı ve ben yarağımı okşayıp dinliyordum.

Tahmin ettiğim gibi Meryem Hanım sessizce durmak yerine inleyerek, ohlayarak, ahlayarak aldığı zevki açığa çıkartıyordu. Adamsa ayı gibi böğürmeye başlamıştı artık. Gıcırtılara ikisinden yükselen iniltiler karışıyordu ve evimin salonu porno film gösterilen bir sinema salonuna dönüşmüştü.

‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri hiç kesilmeden devam ediyordu. Adam büyük bir güçle pompalıyor, ikisinin kasıkları bu şiddetli ses patlamalarını yaratıyordu. Adamın iniltileri Meryem hanımınkileri bastırmaya başlamıştı artık. Çekyat üstündeki sikişmeye dayanmaya çalışıyor, ama sanki canı yanan bir insan nasıl inlerse o da aynı şekilde inliyordu. Yarağımdan zevk sıvıları gelmeye başlamış, elim ıslanmıştı.

Adamın iniltileri ve çekyatın eskimiş yaylarının gıcırtıları artık son raddeye gelmişti. Adam Meryem hanımı hayvan gibi sikiyordu resmen. Meryem hanımsa bu durumdan çok memnundu ki, “Oğhhh, ağhhh, sik, sik, ağhhh, ayyy!” seslerini evde kimsenin olmadığını düşünerek rahatça çıkartıyordu. Oysa ben evdeydim ve kulaklarım duyduklarına inanamıyordu.

Sonunda adamın resmen kurbanlık bir dana gibi böğüre böğüre boşaldığını anladım. Uzun ve hırıltılı inlemeleri giderek azalmaya başlarken, çekyatın gıcırtıları da aynı şekilde azalmıştı. Meryem hanımın zevk ve acı ile karışık inlemeleri de kısılmıştı.

Bir iki dakika kadar sonra adamın, “Oğhhh, yoruldum be!” dediğini duydum. Meryem Hanım, “Öküz gibisin, belimi kırdın!” dedi karşılık olarak. Adam, “Amma tantana yaptın sen de be!” dedi sinirlenmiş gibi. Gerçekten de adam Meryem hanımı öküz gibi sikmişti.

Saat 12:00 olmak üzereydi. Ayakta boşalacaktım nerdeyse. İçerdeki konuşmalar kesilmiş, yerini derin bir sessizliğe bırakmıştı. Birkaç dakika sonra adamın, “Tuvalet nerde?” dediğini duydum. “Şu arkada, solda!” dedi Meryem hanım. Adam tuvalete gitmek için benim kapımın önünden geçecekti. Kapımın önünden geçerken anahtar deliğinden baktım.

Görebildiğim adamın halen sertliğini koruyan oldukça iri yarağı oldu sadece. Yarağına kırmızı bir kondom takmıştı. Kondomun içi dölleri ile dolmuş, üzeri ise Meryem hanımın amının sıvıları ile kaplanmış, koridorun ışığı altında parlıyordu. Bu koca yarağıyla hayvan gibi sikmişti Meryem hanımı.

Adam çişini yaptıktan sonra salona geri döndü. Meryem hanımın, “Serhat, aç mısın, yemek hazırlayayım mı?” diye sorduğu soruya, adam, “İyi olur, çok yordun beni!” dedi yanıt olarak. Demek adı Serhat idi. Meryem Hanım adama adıyla anca kendisini siktikten sonra seslenmişti ve ben de adını yeni öğrenmiştim.

Meryem hanımın mutfağa geçip yemek ısıttığını duyuyordum. Dün geldiğinde mutfağa girip bir tencere kuru fasulye pişirmiş, ben de iki tabak yemiştim. Şimdi o yemekten aşığına da veriyordu, yani Serhat’a.

Serhat da aynı benim gibi kuru fasulyeyi çok sevmişti, “Ellerine sağlık, çok güzel olmuş. Benim karı böyle yapamıyor!” deyince, Meryem hanım, “Senin karı neyi doğru düzgün yapıyor ki Allah aşkına!” dedi. Bu konuşmalar gösteriyordu ki tahminim doğru çıkmıştı. Bunlar birbirlerini tanıyordu, muhtemelen de akrabaydılar.

Az sonra kapımın önünden biri geçti hızlıca. Meryem hanımdı bu. Tuvalete girmiş, çişini yapıyordu. Kapıyı kapatmadığı için işemesinin sesini duyabiliyordum. Küçük ve mağara gibi bir evdi burası ve ben devamlı şikâyet ederdim bundan. O gün ilk defa evin bu halinden memnuniyet duymuştum. Meryem Hanım aşığıyla deliler gibi sikişmiş, ben de evin bu özelliği sayesinde olanı biteni dinlemiş ve dinlemeye devam ediyordum.

Sifon sesinin ardından hemen eğilip anahtar deliğinden baktım. Meryem hanımın bembeyaz, gün yüzü görmemiş kalçalarını görebildim sadece. Dolgun, etli kalçaları vardı. Yutkundum, bu güzelliğin tadına Serhat bakıyordu şu anda ve ben elim yarağımda öylece kapının arkasında duruyordum.

Birkaç dakika sonra, “Getireyim mi gene?” diye sordu Meryem hanım. Serhat, “Yok, ellerine sağlık, yeter bu kadar. Bırak şimdi yemeği de gel şöyle!” dedi. Bu konuşmanın ardından uzun bir sessizlik yaşandı, sadece çekyatın gıcırtılarını duyabiliyordum.

Sikişmenin ardından şimdi de sevişiyorlardı anlaşılan. Az önceki yüksek perdeden sesler çıkartarak yaptıkları sikişmeye inat şimdi olabildiğinde az ses çıkarıyorlardı. Meryem hanımdan, “Uffff, ayyyy, ığmmm!” sesleri geliyordu belli belirsiz. Serhat’ın onun vücudunu, memelerini öpüp emdiğini, yaladığını düşünüyordum bu seslerin sebebi olarak.

Birkaç dakika sonrasındaysa Serhat’ın, “Oğhh, çok güzel, devam et, oğhhh!” diye diye inleme sesleri geldi kulağıma. Meryem hanımdansa ses çıkmıyordu. Kalp atışlarım aynı şiddette devam ediyordu. Acaba Meryem Hanım sakso mu çekiyordu Serhat’a?

Kısa süre sonra, “Tamam, gel şöyle!” dedi Serhat. İlk postanın ardından ikinci kez sikecekti Meryem hanımı. Benim de yarağım yeniden sertleşmeye başlarken, Meryem hanımın, “Bu çekyat belimi acıtıyor, içerde oğlanın yatağında yapalım, küçük ama hiç değilse rahat!” demesini işittim.

“Nerden buldunuz bunu, çok eskimiş?” dedi Serhat. “Bizim oğlanın arkadaşınınmış, kim bilir kaç senelik!” dedi Meryem hanım. “Bana bak, nasıl biri bu arkadaşı?” diye sordu Serhat benim için. “Bakarsan böyle saf, temiz görünüyor, ama abazanın biri. Herif geçen geldiğimde bavulu karıştırıp külotlarımdan birini almış. Hem de senin o aldığın mavi külotumu. Yatağının altında buldum, orospu çocuğu attırmış bir de döllerini üstüne. Allahtan bizim herife fark ettirmedim, yoksa sıçardı ağzına!” dedi Meryem Hanım.

Serhat, “Cemil nerden bulmuş bu piçi? Bizim o taraflı biri olsaydı keşke. Bana bak, o herifin yanında giyimine, hareketlerine falan dikkat et!” deyince, Meryem Hanım, “Deli misin, ben oğlumun yanında bile başımı açmıyorum. Elin serserisinin yanında mı yapacağım, sen merak etme!” dedi. Bunun üzerine Serhat, “Bilmiyorum yani, ona göre. Sonra herif kalkıp hâllenir sana falan, gelir sikerim anasını onun!” dedi sert bir sesle.

Serhat’ın değil de Meryem hanımın benim hakkımda bu şekilde konuşmasına bozuldum. Benim için orospu çocuğu demesine ayrı sinir oldum. Bana orospu çocuğu diyor, ama kendisi kocasını boynuzluyordu, hem de akrabalarından biriyle. Ben sana yapacağımı bilirim dedim içimden, ama o anda sessiz kalıp yeni sikişmelerini dinleyecektim. Bu arada o külotu Meryem hanıma Serhat’ın aldığını öğrenmiştim. Demek Serhat Meryem hanımı sadece sikmiyor, aynı zamanda ona çamaşır bile alıyordu.

Az sonra salondan yan odaya geçtiler. Kulağımı duvara verdim. Sesler şimdi duvarın içinden gelse de salondaki konuşmalar gibi duyabiliyordum. Ancak sesler bana yetmez olmuştu, gözlerimle de olaya şahit olmak istiyordum. Kapının topuzunu çevirdim yavaşça, usulca açtım ve koridora çıktım. Cemil’in odası her ne kadar benimki ile yan yana olsa da, kapıları yakın değildi. Kapıların arasında en az 2 metre mesafe vardı.

Parmak uçlarıma basarak sessizce ilerledim. Odanın kapısını aralık bırakmışlardı. İçerden, “Oğğhhh!” diye bir inilti geldi o ara, Meryem hanımdı inleyen. Hemen ardından da hızlı ve sert sikiş sesleri başladı. Şiddetli ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri geliyordu yine.

Kalbim deli gibi atıyordu, nefes alışverişimi mümkün mertebe en azda tutmaya çalışıyordum. Sikiş sesleri kalp atışlarımın sesine karışıyordu. Başımı hafifçe uzatıp kapının aralığından içeri baktım. Gördüğüm manzara acayipti.

Serhat uzun boylu, iri yarı bir adamdı, Meryem Hanım’ı ayakta domaltmış sikiyordu. Meryem Hanım ellerini oğlunun yatağına dayamış vaziyetteydi. Serhat’ın vücudu uzun ve sık kıllarla kaplıydı, insandan çok bir ayıya benziyordu. Kel kafası iri vücudunun üzerinde küçücük görünüyordu. Güçlü elleriyle Meryem Hanım’ın belinden tutmuştu.

Meryem hanımınsa dolgun vücudu güneş yüzü görmemiş süt gibi bembeyazdı. İri memeleri Serhat’ın yarak darbeleri ile sallanıp duruyor, götünün yanakları ve karnının, sırtının etleri löpürdüyordu. Uzun siyah saçları yüzünü kapattığından yüzünü göremiyordum. Saçları rüzgârda savrulur gibi dalgalanıyordu.

Meryem hanımın, “Oğhhh, ağhhh, ığhhh, sik, sik, oğhhh!” seslerine Serhat’ın homurtuları ve arada sırada söylediği, “Böyle iyi mi, kocan böyle sikiyor mu seni, iyi mi böyle benim orospum, ha, sen nesin, söyle bana, nesin sen, neyimsin benim?” sözleri karışıyordu.

Serhat’ın bu sorularına, “Orospunum!” diye yanıt veriyordu Meryem hanım. Evet, doğrusu da buydu, Meryem hanım gerçekten de bir orospuydu. Kocasını oğlunun odasında boynuzluyordu.

Serhat bir insan değil de güçlü bir boğa gibiydi. Yarak darbeleri ile Meryem Hanım öne doğru atılıyor, Serhat onu belinden güçlü ve kaba elleriyle kavramış tutuyordu. Bıraksa Meryem Hanım yatağın üzerine uçacaktı.

Serhat böğürtüler çıkartmaya başlamıştı yine. Götünün kaba ve kıllı etleri taş gibi katılaşmış, Meryem Hanım’ı gücünün en uç noktasına varıncaya kadar sert şekilde sikiyordu. Çıkardığı homurtular ve sesler beni bile korkuturken Meryem Hanım bundan büyük zevk alıyor, “Sik, sik, oğhh, sik!” deyip duruyordu.

Bu şekilde sert sikilmekten büyük keyif alıyordu. O gece kocasının sessiz sedasız sikmesine karşın, şimdi Serhat’ın gürültülü sikmesi arasında dağlar kadar fark vardı. Çok güçlü ses patlamaları yaşanıyordu odada.

Serhat kendini kaybetmişti artık. “Ağhhh, ağhhh, ağhhh!” sesleri çıkara çıkara adeta intikam alırcasına sikiyordu Meryem hanımı. Yarağıyla Meryem hanımı delmeye çalışıyordu sanki. Amından soktuğu yarağıyla vücudunu delip ağzından çıkartmaya uğraşıyordu. Meryem hanımsa bu durumdan rahatsız değildi.

Meryem Hanım’ın amını ve Serhat’ın yarağını göremesem de gördüklerim bana yetiyordu. Serhat’ın inleye inleye, homurdana homurdana boşalması uzun sürmedi. Boşalırken de aynı güçle pompalamaya devam etti Meryem hanımın amına.

Pompalamaları gittikçe azalırken iniltileri ve homurtuları uzun ve tiz seslere dönüşmüştü. Bu arada Meryem hanımdan da aynı şekilde zevk iniltileri geliyordu.

Bense yine parmak uçlarıma basarak gerisin geri odama girip kapıyı kapattım. İçerden konuşmalar geliyordu, ama kalp atışlarımın sesi bu konuşmaları duymama engel oluyordu. Yan odanın kapısı açıldı az sonra, hemen eğilip anahtar deliğine baktım.

Kapının önünden geçen Serhat idi. Yarağı kazık gibi havaya dikilmişti yine. Az önceki gibi kırmızı bir kondom takılıydı yarağında. Bir saat içinde iki defa sikmişti Meryem hanımı. Onun peşinden Meryem Hanım da geçti tuvalete. Bembeyaz kalçaları terden ıslanmış, ışığın altında parıldıyordu.

“Sen yıkan, ben sonra yıkanırım!” dediğini duydum. Az sonra tüplü şofbenin çalıştığını ve Serhat’ın yıkandığını anladım. “Ne zaman gelirsin?” diye sordu Meryem hanım. “Bilmiyorum, bakarım!” dedi Serhat yanıt olarak. “Tamam, ama arayı çok uzatma. Bu fırsat başka geçmez elimize!” dedi Meryem hanım. Kocası iş, ekmek peşinde koşarken, kendisi yarak peşinde koşuyordu, hem de oğlunun evinde.

15-20 dakika kadar sonra Serhat gitti. Onun ardından Meryem Hanım tuvalete girip yıkanmaya başladı. Kapıyı kapatmıştı. Yarağımın sertliği geçmişti. Hemen montumu aldım ve olabildiğince sessiz halde çıktım odadan. Cemil’in odasına baktım. Yatağın üzerinde Meryem hanımın ellerini dayadığı yerler çukur yapmıştı. Salonda ise çekyat halen açıktı. Meryem hanımın çıkardığı giysileri ve çamaşırları yerdeydi. Çekyatın örtüsü dağınık bir haldeydi.

Yavaşça kapıyı açıp dışarı çıktım. İnanılmaz bir olaya şahit olmuştum. Sokaklarda, caddelerde dolaştım uzun uzun. Etrafımdaki onca kalabalığa, insan seline karşılık benim aklım Meryem hanımdaydı. Onu düşünmeden edemiyordum, bu mümkün değildi. Düşündükçe de yarağım sertleşiyordu yürüdüğüm halde.

Akşama doğru eve döndüm. Meryem Hanım ve Cemil salonda oturmuş televizyon izleyip baklava yiyorlardı. Meryem Hanım beni görünce yine gözlerini kaçırırken bugün neler yaptığını gayet iyi bildiğimden habersizdi. Çekyatın yanında yerde gördüğüm giysileri vardı üzerinde. Desenli uzun eteği ile bol ve uzun kollu çiçekli gömleğini giymiş başını omuzlarını da örten bir türbanla bağlamıştı.

Cemil, “Abi gelsene, baklava ye!” dedi. Ardından da kalkıp mutfağa geçti ve az sonra elinde bir tabak baklava ile döndü. O kısa aralıkta Meryem Hanım elindeki tabağa dikmişti gözlerini. Bana bakmıyordu hiç. “Bugün annemin amcasının oğlu gelmiş ziyarete, o getirmiş!” dedi Cemil tabağı uzatırken.

Demek Serhat Meryem hanımın amcasının oğluydu. Akraba olduklarını anlamıştım, ama bu kadar yakın olduklarını tahmin etmemiştim. Serhat Meryem hanımı çatır çatır sikmiş, bense izlemiş, dinlemiştim.

Şimdiyse getirdiği baklavayı yiyordum…

One comment

  1. Tek. Erkegim. Ankara Keçiörende Oturan 36. Yaşında 1.78 Boy 68 Kiloda Olgun 05427114758 Sekste Sınırsız Sert Sikici Geç Boşalan Beyim Boşalmam. 35. 45. Dakika. Sürer. İtinayla. Am. Yalarım. Sert. Ve. Kalın Seven Amı. Cayır Cayır Yanan. Vıcık Vıcık Sulanmış Saksafon Çekmeyi. Seven Dul. Azgın. Evli Mutsuz Ateşli. Arzulu Doyumsuz. Olgun Tombul. Yaşlı. Şişman Yanlız Bayanlar. Ayrıca Eşi Türbanlı. Swinger. Cuckloud. Tek. Erkek. Arayan. Degişik. Fantazi. Yaşamak. İsteyen. Evliçiftlere Tecrübeliyim. 3.Cü. Tek. Erkek. Sırdaş Olurum Güvene Gizlilige Hijyene Önem Veririm Lütfen. Ciddi. Olan. Sanalcı. Olmayan. Korkak. WhatsApp. Resmi. Olmayan. Boş. Profillere. Asla. Cevap. Yook. WhatsApp. Var. Ekleyin. Kendinizi. Tanıtıcı. Mesaj. Atın. Arayın Tanışalım Bekliyorum 05427114758

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir